Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlarda Devletin Sorumluluğu Nedir?

Av. Ceren YANIK > Makaleler > Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlarda Devletin Sorumluluğu Nedir?
  • Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlarda Devletin Sorumluluğu Nedir?

  • Aralık 3, 2020
Paylaş
Her türlü avukatlık ve danışmanlık hizmeti için bizimle iletişime geçin. Whatsapp: 0545 190 06 07
Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlarda Devletin Sorumluluğu Nedir?

Tapu Sicili Sistemi 12.yüzyıldan itibaren germenler tarafından kullanılan bir sistemdir.Türk Hukuk Sistemi ile Alman Hukuk Sistemi tapu sicil sistemini benimsemiştir. Tapu Sicil Sisteminde, taşınmazların alımı, satımı, devredilmesi gibi hususlar resmi memur önünde gerçekleşecek bir sistemle olmaktadır. Taşınmazlar üzerinde bütün hakların aleniyetini sağlamak için devlet tapu sicil sistemi içerisinde tapu kaydı tutmaktadır.

Tapu siciline kaydedilmeyen taşınmazlar Türk Hukuk Sistemi gereğince taşınır hükmündedir. Taşınmaz vasfı ancak tescille doğmaktadır. Tapu siciline kaydedilen taşınmazlara ilişkin kayıtlar herkese açıktır. İlgisini ispatlamak koşuluyla herkes bu kayıtları inceleyebilir. Bu kayıtların doğru tutulması devletin sorumluluğundadır. Tapu sicil kayıtlarının tutulmasından doğan zararlardan devlet sorumludur.

Türk Medeni Kanunumuzun 1007. Maddesinde devletin sorumluluğu açık bir şekilde ifade edilmiştir. Buna göre; Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.

Görüleceği üzere burada devletin kusursuz sorumluluğu vardır. Devletin kusuru olmasa bile tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zarar varsa devlet tazmin etmek zorundadır. Devletin sorumluluğundan bahsedebilmek için kusur dışında asgari olarak  haksız fiil şartlarının taşınması gerekir.

Devletin sorumluluğun olması için ; Tapu kaydının tutulmasından doğan bir zarar meydana gelmiş olmalı ve  yine bu zarar ile tapu kaydı tutulması arasında bir illiyet bağı olmalıdır. Son olarak da tapu kaydının tutulmasından doğan eylem hukuka aykırı bir eylem olmalıdır. Bunların hepsinin birlikte gerçekleşmesi gerekir. Aksi durumda devletin sorumluluğu söz konusu olmaz.

Tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zarar var ise devletin sorumluluğu vardır. Zarar yoksa sorumlulukta yoktur. Sahte nüfus cüzdanı kullanılarak taşınmaz başka birine devredilmişse buradaki tescil işlemi yolsuz tescildir.  Sahte nüfus kaydına güvenerek satın alan kişinin hakkı korunmaz, taşınmaz iktibas edemez.

Taşınmazın esas sahibi, devredilen kişiye karşı yolsuz tescilin düzeltilmesi davası açabilir. Ancak yolsuz tescille taşınmaz alan biri bu taşınmazı iyiniyetli 3. bir kişiye devretmesi halinde tapu siciline güven ilkesi gereğince 3.kişi eğer iyiniyetli ise bu taşınmazın yeni maliki olur. Eski malik, yeni malike karşı dava açamaz; ancak Devletin sorumluluğu yoluna gidebilir.

Devlet, tapu sicilin tutulmasından doğan tüm zararlardan sorumludur.
Günlük hayatta en çok karşılaştığımız devletin sorumluluğunun söz konusu olan eylemler nelerdir?
1.Tapu memurları sicil kayıtlarını tutarken kasten veya ihmalen bir tescil hiç yapılmamış veya yanlış yapılmış olabilir. Yanlış veya eksik tutulmadan doğan zararlardan devlet sorumludur.
2.Medeni Kanunun 1024/2 gereğince hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Tapu sicilinde yapılan her tescilin hukuki sebebi olması şarttır. Hukuki neden olmadan tapu memuru tescil işlemi yapmışsa artık burada devletin sorumluluğundan bahsedebiliriz. Zarar gören kişiler devletin sorumluluğuna karşı tazminat davası açabilir.
3.Hak sahibi olmayan kişinin beyanı ile ayni hak meydana gelmişse de devletin sorumluluğu söz konusudur. Rehin hakkı var olan taşınmaz üzerinde süresi içinde bu tescil yapılmamışsa bundan doğan zararlarda devlet sorumludur. Ya da alacaklı taraf mahkeme kararı ile borçlu malları üzerinde ihtiyati tedbir kararı alması halinde tapu idaresi ihtiyati tedbiri süresi içinde tescil etmezse borçlu mallarını sattığı vakit alacaklı bundan zarar görür. Bu durumda alacaklı taraf isterse devletin sorumluluğu yoluna başvurabilir.
4.Azledilen kişinin aziller siciline hiç işlenmemesi veya azledilen kişiyle tapu idaresinin işlem yapması halinde de devletin sorumluluğu söz konusudur.
5.Tapu idaresinde tutulan yevmiye defterlerinin eksik tutulması halinde de devletin sorumluluğu yoluna gidilmesi mümkündür.
6.Tescile konu olan belgelerden birinin veya birkaçının sahte olması durumunda tapu memuru incelemeden tescil işlemi yapmışsa bu durumda devletin sorumluluğu söz konusudur. Örneğin: Sahte vekaletname veya sahte nüfus cüzdanı ile tapu tescil işlemi yapılmışsa bundan doğan bir zarar varsa devlete karşı tazminat davası açılabilir. Sahte kimlik ve sahte vekaletname ile tapuda işlem yapılırsa devletin sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak; Yargıtay, sahte mirasçılık belgesi ile işlem yapıldığında illiyet bağı kesildiğinden devletin sorumluluğu yoktur, kararını vermiştir.
Yukarıdakiler dışında devletin sicilin tutulmasından dolayı zararın olmadığı durumlarda sorumluluk söz konusu değildir.

Taşınmaz sahibi yanılgıya düşerek veya aldatılarak taşınmazını başka birine devretmişse burada devletin sorumluluğundan bahsedemeyiz veya muvazaalı işlemler varsa da devletin sorumluluğu yoktur. Yani sonuç olarak devlet sicili doğru tutmuşsa artık burada bir sorumluluk olmaz.

Ülkemizde çok sıklıkla karşılaştığımız bir durum olan orman arazilerinin gerçek kişilere devri halinde de devletin sorumluluğu yoktur.Şöyle ki; orman arazisi hiçbir şekilde özel mülkiyete geçirilemez. Kadastro çalışmaları sırasında yanlışlıkla orman arazisi özel mülkiyete geçmişse orman idaresi her zaman gerçek kişiye karşı dava açarak orman arazisini geri alabilir. Arazinin sahibi, devlete karşı tazminat davası açamaz. Bunun dışında tapu sicilindeki her kayıttan devlet her zaman sorumlu değildir.

Taşınmaza ilişkin bilgiler tapu kütüğünde tutulur. Yargıtay’a göre devlet yalnızca yüz ölçümü kayıtlarının doğru tutulmasından sorumludur. Cins ve vasıf hususu devletin sorumluluğu altında değildir. Bunun yanında Yargıtay, çifte tapu durumunda da devletin sorumluluğu olduğunu kabul etmiştir.En kısa anlatımla çifte tapu; her taşınmaz için tapuda bir sayfa açılmalıdır. Ama bazen bir taşınmaz için tapuda birden fazla açıldığı durumlar olabilir. İşte biz buna çifte tapu diyoruz. Çifte tapu hallerinde devletin sorumluluğu yoluna gidilebilir; ancak çifte tapu nedeniyle tapu siciline güven ilkesi gereğine mülkiyet iktibas edilemez.

Devletin tapu sicilinden sorumlu olma ilkesi tapu senedini kapsamaz. Tapu senedi sicile tescil edilmedikçe geçerli değildir. Bu durumda devletin geçerli bir senet olmayan tapu senedinden doğan bir zarar söz konusu olduğu durumlarda sorumluluğu bulunmamaktadır. Tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan dolayı devlete karşı tazminat davası açılır. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevliye rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür.

 

Daha detaylı bilgi için lütfen bizimle iletişime geçiniz.

Her türlü avukatlık ve danışmanlık hizmeti için bizimle iletişime geçin. Whatsapp: 0545 190 06 07
Paylaş