Evlilik tarafların karşılıklı sevgi, saygı ve güven içinde yaşadıkları ve yine fedakârlık, hoşgörü ve iyiniyetle güçlendirmiş oldukları bir kurumdur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar (TMK m. 185).
Evlilik birlikteliklerini sarsacak bir durumla karşılaşılması halinde eşlerden her biri boşanma davası açmadan da ayrı yaşama hakkına sahiptir. TMK’nın 197. maddesine göre ayrı yaşamakta haklı olan eş, diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler birliğin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadır.
Türk Medeni Kanunu Madde 197’ye göre;
Eşlerden her biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri almaktadır.
Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de nafaka isteminde bulunabilir.
Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, çocuklar için de ayrıca nafakaya hükmedecektir.
Evlilik birlikteliği devam ederken boşanma talebi olmadan da eşinizden nafaka isteyebilirsiniz.
Ancak birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir nedenden kaynaklanması gerekecektir.
Fiziksel Şiddet, evden kovma, terke zorlama, müşterek konutu terk etme, aile içi zorbalık, evlilik birliğine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmemek vs gibi hususlar haklı nedene örnek verilebilir.
Yargıtay bir kararında:
‘‘Davacı-davalı kocanın evlilik birliği sırasında, birlik görevlerini yerine getirmediği, eşi ve çocuklarına fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, evi terk ederek başka bir kadınla birlikte yaşadığı gerçekleşmiştir. Davacı-davalı kocanın tüm bu davranışları karşısında davalı-davacı kadın ayrı yaşamakta haklı olup Türk Medeni Kanununun 197. maddesi koşulları oluşmuştur.’’ (Yargıtay 2.HD E: 2013/24874)
Birlikte yaşamaya ara verilmesi durumunda ayrılığa kimin neden olduğu, birlikte yaşamaktan kimin kaçındığının, kimin birlik görevlerini yerine getirmediğinin veya kusurlu olan eşin evlilik birliğini sarsacak başka bir davranışının kanıtlanması nafaka davasında önemlidir.
Eş ayrı yaşamada haklı olduğunu kanıtlayamazsa hakim nafaka talebini reddedecektir.
Ancak haklı neden çocuk için aranmayacaktır.
Çocuk her halükarda nafakaya hak kazanır.
Eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün olmaması durumunda haklı neden varsayılır ve hakim, nafaka talebinde bulunan kişinin sosyal ekonomik durumuna göre uygun bir nafakaya hükmeder.
Tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin “ekonomik güçleri” ile müşterek yaşam sırasında eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Nafaka davası açılması için belirli bir süre şartı bulunmamaktadır. Mevcut koşulların oluşması durumunda bu dava her zaman talep edilebilir. Nafaka davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise nafaka isteminde bulunan kişinin yerleşim yeri mahkemesi olacaktır.
Daha detaylı bilgi için lütfen bizimle iletişime geçiniz.