İcra Kefaleti Usule Uygun Yapılmamışsa İcra Emrinin İptali

Av. Ceren YANIK > Makaleler > İcra Kefaleti Usule Uygun Yapılmamışsa İcra Emrinin İptali
  • İcra Kefaleti Usule Uygun Yapılmamışsa İcra Emrinin İptali

  • Temmuz 11, 2021
Paylaş
Her türlü avukatlık ve danışmanlık hizmeti için bizimle iletişime geçin. Whatsapp: 0545 190 06 07
”İcra Kefaletinin Geçersizliği Nedeniyle İcra Emrinin İptali Gerekir”

”İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez. Ancak, İİK’nun 38.maddesi uyarınca icra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbidir.

İcra kefaletinin Borçlar Kanunu’na göre geçerli olmadığından icra emri gönderilemeyeceği şikayeti, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığı şikayeti olup, İİK’nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabidir.

Kefalet beyanında kefil olunan miktar açıkça gösterilmediğinden İcra kefaletinin alındığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 484.maddesine uygun olarak kefalet tesis edilmemiştir.
İcra kefilinin sorumlu olacağı miktarın gösterilmediği kefalete ilişkin olarak icra kefiline icra emri gönderilmesi doğru değildir. O halde icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekir.”

 

Daha detaylı bilgi için lütfen bizimle iletişime geçiniz.

 

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi

2020/8341 E. , 2021/3276 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ: … Bölge Adliye Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

1) Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,

2) Şikayetçi icra kefilinin temyiz itirazlarına gelince;

Şikayetçi icra kefilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, 23.06.2011 tarihli icra kefaletinin geçersiz olduğunu ileri sürerek icra kefaletinin iptali ve emekli maaşı üzerindeki haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği, şikayetçi tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi’nce icrakefaletinin alındığı tarihte yürürlükte olan 818 Sayılı BK’nın 484. maddesine uygun olarak kefalet tesis edildiği ancak emekli maaşından kesinti yapılmasına dair verilen muvafakatin icra takibinin kesinleşmesinden önce olması nedeniyle 5510 Sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu’nu 93/1. Maddesine uygun olmadığı gerekçesi ile şikayetin kısmen kabulü ile emekli maaşına uygulanan haczin kaldırılmasına, fazlaya yönelik istemin reddine karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edildiği görülmüştür.

İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez. Ancak, İİK’nun 38.maddesi uyarınca icra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbidir. İcra kefaletinin Borçlar Kanunu’na göre geçerli olmadığından icra emri gönderilemeyeceği şikayeti, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığı şikayeti olup, İİK’nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabidir. İİK’nun 38. maddesinde ilam mahiyetini haiz belgeler arasında sayılmış olan icra kefaleti, bu maddenin son fıkrasına göre müteselsil kefalet hükmündedir. Dolayısıyla Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümlerine uygun düzenlenmesi, icra kefaletleri için de geçerlik şartıdır. 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunu’nun 1. maddesinde yer alan geçmişe etkili olmama kuralı uyarınca, 23.06.2011 tarihinde yapılan icra kefaletine ilişkin olarak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun uygulama imkanı bulunmamaktadır. 818 sayılı BK’nun 484. maddesinde; 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 484. maddesinde; “Kefaletin sıhhati, tahriri şekli riayet etmeğe ve kefilin mes’ul olacağı muayyen bir miktar iradesine mütevakkıftır” hükmü yer almakta olup, kefilin sorumlu olacağı muayyen bir miktarın gösterilmesi geçerlilik şartı olarak kabul edilmiştir.

Somut olayda, … 32. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5079 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce 23.06.2011 tarihli icra zaptında şikayetçi …’nın dosya borcunun tamamına icra kefili olduğunu beyan ettiği ve bu beyanını imzaladığı görülmektedir. Kefalet beyanında kefil olunan miktar açıkça gösterilmediğinden İcra kefaletinin alındığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 484.maddesine uygun olarak kefalet tesis edilmemiştir. İcra kefilinin sorumlu olacağı miktarın gösterilmediği kefalete ilişkin olarak icra kefiline icra emri gönderilmesi doğru değildir. O halde; şikayetin kabulü icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu 818 Sayılı BK’nın 484. maddesine uygun olarak kefalet tesis edildiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Şikayetçi icra kefilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, … Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 02.10.2020 tarih ve 2018/3486 E. 2020/ 1691 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

 

Her türlü avukatlık ve danışmanlık hizmeti için bizimle iletişime geçin. Whatsapp: 0545 190 06 07
Paylaş